Double layer sign: Burada yer alan OCT kesiti incelendiğinde tam fovea altında ve genişce bir alanda retina pigment epitelinin Bruch membranından ayrıldığını görüyoruz. Beyaz ok Bruch membranını, sarı ok retina pigment epitelini göstermektedir. Kırmızı oklar drusen, mavi oklar ise "subretinal drusenoid deposit"lerini göstermektedir. Burada retina pigment epitelinin altında saydam bir sıvı birikimi var. Yer yer fotoreseptör atrofi alanları oluşmaya başlamış. Altında biriken sıvının düşük yansıtıcılıklı olması burada koroid neovasküler membran olmadığının kanıtı olmasa da bu tip lezyonların daha çok "geographic atrophy" geliştirmeye eğilimli olacağı düşünülebilir? Burada görülen fotoreseptör atrofi alanları bu düşünceyi desteklemektedir. Büyük olasılıkla araştırmalardaki olgu sayıları arttıkça bu lezyonların tamamında koroid neovaskülarizasyonun tabloya eşlik ettiği fakat bunların bir kısmının "non-exudative neovascular membrane" olduğu gösterilecektir diye düşünüyorum.
Bu retina pigment epiteli dekolmanının PED den ayırımını yapmak için genellikle kullanılan kriter bu "kabarıklığın yüksekliğinin 100 mikron altında olmasıdır"!
"Non exudative neovascular membrane" veya "quiescent choroidal neovascular membrane" yani sessiz veya hareketsiz sakin koroid neovasküler membran kavramları tedavi kararlarını da etkilemekte ve bunların tedavisi ile acaba "geographic atrophy" gelişmesine yol açarmayız? sorgularına yol açmaktadır. Okurun literatürü takip ederek karar vermesi gereken bir konudur.
Shallow Irregular Retina Pigment Epithelial Elevation (SIRE): Bu tip lezyonlarda ise Bruch membranından ayrılan retina pigment epitelinin fazlaca düzensiz ve kıvrımlı olduğu görülmektedir. Bunun ayırımını yapmak önemli olabilir çünkü bu bulgu bizi lezyona koroidal neovaskülarizasyonun eşlik ettiğini daha çok düşündürebilir. Burada beyaz ok Bruch membranını, sarı ok retina pigment epitelini, turuncu ok seröz retina dekolmanını göstermektedir. Uzun zamandır bu seröz dekolman devam ediyor, bu nedenle altında olan fotoreseptör tabakası dejenere olmaya başlamış, testere ağzı şeklinde bir görünüm oluşmuş (brushing effect) ve aşağıya doğru "dökülen!" fotoreseptörler yer yer "bumps" şeklinde birikintiler oluşturuyor.
Bu klinik tabloda bütün bulgular tabloya eşlik eden koroidal neovasküler membran olduğu yönünde ve artık bunun non-exudatif olduğu söylenemez ve tercihin tedavi uygulamak yönünde olması daha mantıklı olacaktır.
Neovascular PED: Bu anlatılan lezyonlarla karşılaştırmak için bir de neovasküler PED leri gözden geçirmek yararlı olabilir. Burada da Retina pigment epitelinin Bruch membranından ayrıldığını gözlüyoruz. Beyaz oklar retina pigment epitelini göstermektedir, fakat bu sefer Bruch membranını ayrı bir bant olarak göremiyoruz çünkü Bruch membranı PED içini dolduran koroid neovasküler membran ve bunun eksudasyonu ile gölgelenmiş. Kırmızı okla gösterilen bölgede ise membrandan retina içine doğru sızan protein içeriği yüksek eksudasyonu izliyoruz, lezyonun temporal tarafında bir de seröz dekolman mevcut. Bunu nasıl ayırt edeceğiz? Dikkat edilirse burada lezyon yüksekliği fazla ve lezyon tabanı dar bu nedenle buna PED adını veriyoruz.
Doğal olarak burada yaptığımız gibi "fazla, dar " gibi tanımlarla lezyonu tanımlamak çok subjektif olacağı gibi yanıltıcı da olabilir bu nedenle ve özellikle araştırmalarda lezyonları sınıflandırıp inceleyip takip edebilmek için bazı standartlar getirilmiştir. Bunlar çeşitli araştırmalarda ufak farklılıklar göstermekle birlikte; bir lezyonu, Triple layer sign, Double layer sign, SIRE olarak nitelendirebilmek için "yüksekliğinin 100-150 mikrondan az, tabanının en geniş yerinin uzunluğunun 250 mikrondan fazla, 1000 mikrondan az" olması gereklidir. Yükseklik biraz daha fazla önemli bir tanımlama, taban genişliği 1000 mikrondan fazla olan lezyonları da özellikle kronik santral seröz korioretinopati gibi bazı hastalıklarda görebiliyoruz ve bunları da bu grupta değerlendirmek olasıdır.
Bir sonraki yazıda bu bulguların sonuçlarına ait bazı örnekler verilecektir.
Comments